Mashable Türkiye’de yayınlanan habere göre, Université Paris Cité’de jeofizikçi ve yeni çalışmalardan birinin yazarı olan Henri Samuel, “Bu dönüm noktasıydı” diyor. O dönüm noktası bir meteorun Mars’a çarpmasıydı.
Mars’ın tozlu ve kırmızı yüzeyinin altında sıvı demirden oluşan bir çekirdek yer alıyor ve bu çekirdek bilim insanlarının daha önce düşündüklerinden çok farklı.
İki yeni bilimsel araştırma kızıl gezegenin çekirdeğinin sanıldığından çok daha küçük ve yoğun olduğunu ortaya koydu. Oysa yakın zamana kadar Mars’ın şaşırtıcı derecede büyük bir ‘kalbi’ var sanılıyordu.
NASA bu hesaplamalar için gerekli verileri 2021’de InSight iniş aracının sismometresini kullanarak elde etti. Mars’ın yüzeyine yerleşen araç sismik titreşimleri, diğer bir deyişle gezegenin ‘nabzını’ ölçtü.
Kasım 2018’de Mars’a ulaşan uzay aracı, bilim insanlarının gezegenin yüzeyinin altında neler olup bittiğini daha iyi anlayabilmesi için Mars depremleri tarafından üretilen sismik dalgaları kaydederek dört yıl geçirdi.
Nature dergisinde yayınlanan yeni araştırmalara göre Mars’ın çekirdeği şimdiye kadar ki tahminlerden çok daha küçük; erimiş bir silikat tabakasıyla (sıcak, sıvı haldeki kayaların bir karışımıyla) çevrili.
MARS’A ÇARPAN BİR METEOR TÜM HİKÂYEYİ BAŞTAN YAZDI
Ölçümler başlangıçta çekirdeğin büyük ama düşük yoğunluklu olduğunu; sülfür, karbon, oksijen ve hidrojen gibi nispeten hafif elementlerle birlikte sıvı demirden meydana geldiğini gösteriyordu. Ancak bu teori mevcut bilimsel tahminlerle örtüşmüyordu. Kabuk ve manto pek de garip değildi. Fakat çekirdek böylesine küçük bir gezegen için çok büyüktü ve üstelik yoğun değildi.
Bilim insanları neyi gözden kaçırıyordu? İki farklı ekip InSight’ın sismik kayıtlarını yeniden incelemeye karar verdi. Daha güçlü bir sarsıntının netlik sağlayacağını umuyorlardı. Ve 18 Eylül 2021’de kainat bunu gerçekleştirdi: Diğer yarımküreye düşen bir meteor bulmacayı çözen sismik dalgaların yayılmasına sebep oldu.
Université Paris Cité’de jeofizikçi ve yeni çalışmalardan birinin yazarı olan Henri Samuel, “Bu dönüm noktasıydı” diyor.
Dr. Samuel ve meslektaşları daha önce (Mars’ın termal ve kimyasal evriminin bir modeline dayanarak) çekirdeği saran bir magma okyanusunun varlığını öne sürmüştü. Fakat “Sismolojik kanıtımız yoktu” diyor. Bu meteor çarpmasıyla birlikte o ve ekibi bu aşırı sıcak radyoaktif çorbanın varlığını doğrulamış oldu.
KEŞİF NASIL YAPILDI?
Araştırmacılar Mars’tan gelen son sismik sinyalleri analiz etti. Daha sonra Mars’ın çekirdeğinin büyüklüğü ve nelerden meydana geldiği konusunda yeni tahminler yürütmek için simülasyon ve jeofizik modeller geliştirdi.
Her iki ekip de büyük bir çekirdek yerine, daha küçük, sıvı demir çekirdeğin aslında yaklaşık 150 km yumuşak, erimiş kaya ile çevrili olduğunu keşfetti. Çok daha küçük olan çekirdeğin daha yoğun bir element bileşimine sahip olması muhtemeldi.
PEKİ BU KEŞİF NE KADAR ÖNEMLİ?
ABD Northwestern Üniversitesi’nden uzay jeoloğu Prof Suzan Van der Lee bu bulguları “Mars’ın çekirdek ve manto yapısına ilişkin şimdiye kadarki en doğru ve kesin tahminler” olarak nitelendiriyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Bulgular Mars’ın kabuğunun derinliklerinde yatan katmanlarına ilişkin anlayışımızı geliştiriyor. Mars’ın iç yapısını ve kökenlerini Güneş Sistemi’ndeki kayalık gezegenlerin oluşum ve evrim senaryolarıyla birlikte bir bağlama oturtmamıza yardımcı oluyor.”
Bu önemli bir keşif ama buna rağmen bilim insanları çekirdeği çevreleyen yumuşak tabakanın ne kadar yoğun olduğundan ya da hangi maddelerden oluştuğundan kesin olarak emin değil. Van der Lee’nin de belirttiği gibi, astronomların bulguları karşılaştırmak ve Kızıl Gezegen hakkında yeni bilgiler edinmek için daha fazla araştırma yapması gerekiyor.
Güneş panelleri tozlarla kaplı olan InSight uzay aracı artık devre dışı, bu nedenle bilim insanlarının Mars’ın çekirdek boyutunu revize edebilecek yeni kanıtlar toplaması yakın zamanda pek olası değil. Ancak onun geçmiş gözlemlerinin tekrar incelenmesi kızıl gezegenin içinde ne olduğuna dair bazı yeni ayrıntıları ortaya çıkarabilir.