Çevre ve Şehircilik Bakanlığı eski müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ten önemli uyarılar

Ali Kemal ERDEM

Erzincan İliç’te Kanadalı SSR Mining ve Lidya Madencilik şirketlerinin ortaklığı olarak faaliyet gösteren Anagold Madencilik’in işlettiği altın madeninin bulunduğu alanda yaşanan toprak kaymasının çevre açısından yaratacağı riskler henüz tam tespit edilemedi. Ancak bu konuda çok ciddi endişeler ve iddialar var.
Yaşanan olayı 1987’de yaşanan Çernobil felaketine benzetenler olduğu kadar, siyanürlü toprağın Fırat nehrine karışması halinde bunun etkisinin Basra Körfezi’ne kadar görülebileceğini öne sürenler de var.

“TEKNİĞİNE UYGUN DEPOLAMA YAPILMAMIŞ”

Gerek yaşanan kazayı ve olası riskleri 2014-2018 yılları arasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarlığı görevinde bulunan, 23.Dönem Hatay Milletvekili ve Çevre Danışmanı Prof. Dr. Mustafa Öztürk ile konuştuk.

Öncelikli olarak tesiste işleme sırasında çıkan toprağın tekniğine uygun şekilde depolanmadığının görüldüğünü belirten Öztürk, bunun sonucunda toprak kaymasının meydana geldiğinin görüldüğünü kaydetti.
Tekniğine uygun depolama için her gün dökülen, yani işletmeden çıkan toprağın her gün birkaç defa üzerinden geçilerek sıkıştırılmasının gerektiğini söyleyen Öztürk, bu konuda bir eksiklik olduğunu söyleyerek yapılan diğer hataları şöyle sıraladı:

EĞİM DE UYGUN DEĞİL

– İkincisi ise en önemli husus 1/3 oranında eğim verilmesi gerekiyordu. Burada baktığımız zaman eğimin buna uygun olmadığı ve toprağın sıkıştırılmadığı görülüyor.

YAĞMUR SULARI İÇİN HENDEKLER YAPILMASI GEREKİYORDU

– Üçüncüsü yağışlı havalarda yağmur suyunun bu toprak depolanan alandan kesinlikle tahliye edilmesi gerekiyordu. Yani depolama alanının çevresinde yağmur suyunu tahliye edecek hendeklerin yapılması gerekiyordu. Bunların da yapılmadığı görülüyor.

YANLIŞ TEKNİK TOPRAĞIN SU GİBİ KAYMASINA NEDEN OLUYOR

Bu işlemlerin yapılmaması halinde toprağın su gibi akacağını söyleyen Öztürk, eleştirilerini şöyle sıraladı:
“Yanlış işletme, yanlış teknik kullanılması, toprağın su gibi kaymasına neden oluyor. Bu çıkan toprağın içerisinde ağır metal muhtevası ne kadar? Bunların tespiti gerekiyor. Bu toprak tehlikeli atık mı değil mi? Bunun tespiti gerekiyor. Bir de 10 milyon metreküp toprak kaydığı söyleniyor. Bu 10 milyon metreküp toprak ciddi şekilde yüzeyi örttüğü için altta kalanların yaşama şansını azaltıyor. Bunu termal kamera ile tespit etmek de mümkün değil.

ALTINI SİYANÜRLE SIVILAŞTIRIYORLAR

Söz konusu tesiste altının siyanürle çıkarıldığını kaydeden Öztürk, “Altın normalde hiçbir zaman sıvı hale geçmez. Siyanürle sıvı hale geçiyor, sıvı hale geçirdikten sonra bu sonra içeriğinden altın alınıyor. Orada ciddi miktarda su kullanılıyor. Ciddi miktarda su kullanılıyor. Ciddi miktarda siyanür kullanılıyor ciddi miktarda sülfürik asit kullanılıyor. Bunlar da o bölgedeki açık havuzda depolanıyor” hatırlatmasında bulunduktan sonra şu uyarıda bulundu:

DEPODA SIZINTI OLDUYSA FELAKET OLUR

“10 milyon metreküp toprak kaymasında aşağıdaki bu açık havuzda yani depoda sızıntı oldu mu? Olduysa felaket olur. Çünkü kirlilik yükü çok yüksek bir su. Açık alanda bu şeylerin depolanmaması lazım. Bunun özel şartlarda arıtılması gerekiyor. Eğer oradan bir sızma varsa toprak kesinlikle tehlikeli atık sınıfına girer” dedi.

“TESİSİ İŞLETENLER VE DENETLEYENLER SUÇLU”

Peki bu işte kimler kusurlu? Öztürk, soruya önce “Birincisi buranın işletmesini yapan suçlu. Bu işletme, tesis böyle işletilmez. Tekniğine uygun işletilmemiş. İkincisi bu tesisi denetleyenler. Tekniğine uygun denetleselerdi bu tesisi çoktan kapatırlardı. Hem işletmeyi yapan durdururdu, hem işletmeyi denetleyenler durdururdu” dedi ve şöyle devam etti:

“TESİS BAĞIRA BAĞIRA BENİ TEKNİĞİNE UYGUN YAPMAZSAN KAYARIM DİYOR”

“Çünkü böyle bir tesis bağıra bağıra diyor ki ‘Ben kayarım arkadaş, su gibi kayarım. Beni tekniğine uygun yapamazsınız siyanürlü atık suyun havuzuna da zarar verebilirim.”

İŞLETENLER VE DENETLEYENLER HAKKINDA İŞLEM BAŞLATILMALI

Öztürk, bu nedenlerden dolayı tesisin tüm yönleriyle tarafsız uzman ekip tarafından incelenmesi, raporlanması ve tesisi işletenler ve denetleyenler hakkında işlemlerin acilen başlatılması gerektiğini söyledi.

AÇIK SİYANÜRLÜ HAVUZ KAPATILMALI, 5-6 KAT MALİYETLİ KAPALI SİSTEME GEÇİLMELİ

Öztürk, bunun yanında bir diğer önemli hususun da siyanürlü havuzun bu şekilde işletilmesine artık son verilmesi olduğunu kaydederek, “Avrupa Birliği, Kanada ve Amerika’nın kullandığı kapalı sistem siyanürlü suyun arıtılmasına geçilmeli. Bu maliyet açısından şu andaki durumdan 5-6 kat daha pahalıdır ama çevre sağlığı açısından da garantilidir. Açık havuzda bunu yaparsanız rüzgarla bu havuzlardan siyanürlü gazlar çevreye salınır ve çevrede ciddi hava kirliliği ve kirlilik oluşur” hatırlatmasında bulundu.

ÖNLEM ALINMAZSA KAYMA DEVAM EDER

Çevrenin ne düzeyde etkilenmiş olabileceğine dair sorumuz üzerine Öztürk, “Bu işler tahminle değil, tespitle yapılır. Tespiti kolay. Numuneler uzmanlarca alınır ve tesisin geleceği yol haritası belirlenir” dedi ve önlem alınmaz ise tesisin olduğu alandaki toprak kaymasının depolama ve yapılan eğim verme hatası nedeniyle devam edeceğini söyledi.

SİYANÜRLE ALTIN ÇIKARMA BİZDEKİ GİBİ VAHŞİ BİR ŞEKİLDE YAPILMIYOR

Öztürk’e “Bu olay Türkiye’nin Çernobil’i mi?” diye de sorduk. Cevabı şöyle oldu:
“Yok yok. Bu bir siyanür kirliliği. Siyanür kirliliği belli miktarın altında olursa insan sağlığı için çok zararlı değil. Dünyanın her yerinde siyanürle altın çıkartması yapılıyor.
Ama bizdeki gibi vahşi bir şekilde yapılmıyor. Ama Çernobil ile karıştırılmaması lazım. Tekrar ediyorum. Toprak kaymasıyla gelen toprakta ağır metal var mı? O tespit edilmeli. Yoksa toprak tehlikeli atık kabul edilmez ama varsa tehlikeli atık kabul edilir. Kayan toprak o göletteki suya sızdıysa, o bölgedeki çoğu yapılarda tesislerde hasar meydana getirmiş olabilir. Bu sebepten dolayı ciddi şekilde incelenmeli. Açık havuz kesinlikle kapatılmalı ve kapalı havuz sistemine geçilmeli. Zaten oradaki açık havuzdaki su buharlaşma ve rüzgar etkisiyle 1. km. çapında etki gösteriyordur”

patronlardunyasi.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir